TEKİRDAĞ RESİMLERİ
MENÜ  
  Tekirdag
  Tekirdag Tarihi
  Tekirdag Tarihi Kisiler
  Ataturk ve Tekirdag
  NAMIK KEMAL
  YAHYA KEMAL BEYATLI
  Evliya Celebi ve Tekirdag
  II. Ferenc Rakoczi
  Mikes Kelemen
  Mikes Kelemen ve Tekirdag
  Tekirdag Muzesi
  Huseyin Pehlivan
  Cerkezkoy
  Corlu
  Ergene
  Hayrabolu
  Kapakli
  Malkara
  => Malkara Tarihi Camileri
  => Malkara Tarihi
  => Malkara Tarihi Kisiler
  => Malkara Edebi Kisiler
  => Malkara Tarihi Yerler
  Marmara Ereglisi
  Muratli
  Saray
  Sarkoy
  Suleymanpasa
  Namik Kemal Universitesi
  Turizm
  Tekirdag Mutfak Kulturu
  Tekirdag Videolari
  Tekirdag resimleri
Malkara Tarihi Kisiler
MALKARA TARİHİ KİŞİLER

Sırpsındığı Savaşı

Hacı İlbey:
Malkara'yı fetheden Hacı İlbey(Hacı İlbey),Osmanlı Devleti'nin Rumeli'de yayılmasında büyük rol oynamış, ve Sırpsındığı zaferini kazanmış olan ünlü Türk komutanıdır.Hacı İlbey 1305 yılında Balıkesirde doğdu Babası Karesi beylerindendi. Karesi hükümdarı Dursun Bey'in veziri iken Karesi Osmanlılara ilhak edilince Gazi Evrenos Bey, Ece Yakup ve Gazi Fazıl Beylerle beraber Osmanlılara ilhak edilince Gazi Evrenos Bey, Ece Yakup ve Gazi Fazıl Beylerle beraber Osmanlıların hizmetine girdi.
Karesi Beyliğine getirilen Orhan Beyin oğlu Süleyman Paşa ile birlikte Gelibolu yarımadasına çıkarak Rumeli'nin fethine katıldı.
Fethin başlangıcından Konurhisar'ın zapt edilmesiyle oranın muhafızı oldu. Burasını üs edinerek Malkara ve İpsala'yı aldı.
Hayrabolu ve Çorlu taraflarına akınlar düzenleyerek Lüleburgaz (Kuleli Burgaz)'ı ele geçirdi. Gazı Süleyman Paşa’nın bir av sırasında atından düşerek ölümü üzerine Rumeli Beylerbeyi olan Lala Sabin Paşa'nın maiyetinde fetihlere devam etti.
Sırasıyla Dimetoka, İskeçe, Kavala, Drama, Yenice, Dedeağaç ve Serez şehirleri önemli rol oynadı. Osmanlıların Balkanlarda baş döndürücü bir hızla fetihlerde bulunduklarını gören Bizans ve Avrupa devletleri telaşa kapıldılar.
Macar, Bulgar, Sırp ve ulaklardan oluşan 60.000 kişilik haçlı ordusu Sofya ovasında toplandı. Bu durum Edirne'de bulunan Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa'yı telaşa düşürdü.
Durumu Bursa'da bulunan I. Murat'a bildirdi ve acele yardım istedi. I. Murat'ın yardım için gönderdiği ordular Venedikliler Çanakkale Boğazını kapattıklarından Avrupa yakasına geçemedi. Hacı İlbey Lala Şahin Paşa'nın heyecanını teskin ederek 10.000 kişilik kuvvetiyle Haçlıları karşılamak üzere ayrıldı.
Geceleri hareket ederek haçlı ordusunu izledi. Haçlılar Filibe’den ayrılarak Meriç nehri civarında karargah kurdular.
Hacı İlbey o gece askerlerini taarruza hazırladı. Gün doğumuna iki saat kala mehter takımına gürültülü hır hava çaldırdı. Davul, kös ve zurna sesleri gecenin karanlığını yırtarcasına ovayı inletti. Hacı İlbey komutasındaki akıncılar, çeşitli yönlerden şiddetli bir baskın yaptı.
 Osmanlı Ordusunun geldiğini sanan haçlılar darmadağın oldular. Akıncılar kılıçlarından kurtulabilenler Meriç nehrinde boğuldular.
Macar Kralı canın zor kurtardı. 1363 yılında kazanılan bu zafer, Osmanlı tarihinde Sırpsındığı, savaşı tarihlerde ise Meriç veya Çirmen muharebesi olarak yer aldı.
Ancak, düşmanın ezici çokluğu dolayısıyla Padişahtan yardım istemesi ve bu arada maiyetindeki bir komutanın, onbin kişilik kuvvetiyle altmışbin kişilik haçlı ordusunu hezimete uğratması, Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa'yı küçük duruma düşürdü. Eşsiz bir kahraman ve komutan olan Hacı İlbey’i bir vesile bulup 1364 yılında zehirletti.
Efsanevi kimliği ile Rumeli'nin fethinde en önemli rolü oynayan Hacı İlbey, askeri bir deha ve cesur bir komutandı.

Turhan Oğulları:
Turhan Oğulları Rumeli’nin alınmasında Süleyman Paşa ile beraber bulunmuş, önce Malkara dolayında yerleşmiş ve kuruluş devrimiz boyunca milletimize Şanlı hizmetlerde bulunmuş bir ailedir. Bu aileden yetişen en ünlü kişiler sıra ile Paşa Yiğit, Turhan Bey ve Ömer Bey’dir. Bu ailenin Saruhanlı yürüklerinin başında Rumeli’ye geçtikleri anlaşılmaktadır.
 
Paşa Yiğit: Süleyman Paşa ile beraber Rumeli’ye geçen ünlü akıncı başbuğudur. I.Murat ve Yıldırım Beyazıt zamanlarında Üsküp Beyliği, birinci Kosova’da öncü komutanlığı yapmıştır. Kabri Keşan ve Uzunköprü arasındaki linyitleri ile anılmış Paşa Yiğit veya Paşaköy’dedir. Turhan Bey: Paşa Yiğit Bey’in oğludur. II.Murat ve Fatih devirlerinin sayılı komutanlarındandır. Kabri Malkara’nın kuzeyinde, Edirne iline bağlı (Kırkkavak) köyündedir. Turhan Bey burada bir külliye yaptırmıştır. II.Murat zamanında Yunanistan, Mora ve Arnavutluk üzerine yaptığı parlak akınlar ile buralarda devletin güvenliğini sağlamıştır. Turhan Bey tarihimize Mora fatihi 1446 ve ikinci Kosova’da Macarlar’a ağır darbeyi indiren komutan olarak geçmiştir.

Malkara Gazi Ömer Bey Türbesi

Gazi Ömer Bey :
 
Dedesi Paşa Yiğit, Saruhan (Aydın) TürkmenIeri’nin bir kolu olan ve Danişment Oğulları diye anılan göçebe Türkmenlerdendir.
Türkmenler, Osmanlıların Rumeli'ye geçişlerinde zapt ettikleri yerlere, Anadolu'dan getirtilip yerleştirilmiş topluluklardır.
Paşa Yiğit de, oğlu Turhan ve torunu Ömer Beyle Malkara çevresine yerleşmiş veya yerleştirilmiştir.
Akıncı beylerinden olan bu kimsenin adı, bu gün linyit kömürleri ile tanınan Paşayiğit köyüne verilmiştir. Ömer Bey, Fatih zamanında yaşamış, babası Turhan Bey'in yanında yetişmiş, savaş    meydanlarında sayısız kahramanlıklar göstermiş gözü pek bir kumandandı.
Yunanistan ve Mora işlerindeki vukufu ile yalnız bu havalide değil, Eflak ve Bosna da Uzun Hasan’ın ve Memlüklerin karşısında babasına layık bir evlat olduğunu göstermiştir.
O'nu, önce Fatih’le Mora'da görüyoruz.
Moralılar, dört yıl önce Turhan Beyin emir ve nasihatlerini unutarak tekrar mücadeleye başlamışlardı. Mora işini kökünden halletmek isteyen Fatih, 1458 de Mora’ya bir sefer hazırlamıştır.
Sonunda Kuzey Mora'yı Osmanlı topraklarına katmış, idaresini de önemli hizmetleri görülen Ömer Bey'e tevdi etmiştir. Şehirlere yeniçeriler konulmuş, geriye kalan yerler vergiye bağlanmıştır. Fatih; Atina'yı da almak istemiş, bu görevi de Ömer Bey'e vermiştir.
Ömer Bey, Prens Franko'ya padişahın kendisine Tep ve Boti valiliğini vereceğini bildirip, bu kimseyi razı etmiş, bu kurnazca hareketi ile Atina'yı kan dökmeden zapt etmiştir. Eski    Yunan    medeniyetinin merkezi olan bu tarihi şehirde. Türk atlarının nalları şakırdamış, Onun zeka ve nüfuzu sayesinde 1829 tarihine kadar şanlı bayrağımız Akropal'da dalgalanmıştır.
Fatih, Ömer Bey'in bu kansız başarısından çok memnun kalmış, Atina'yı görmeye gelmiştir. Akropol'a çıkarak Partenon'u incelemiş, gözlerini ufuklarda gezdirerek Pire Limanı ile çevrili Atina şehrini seyretmiştir. Çok hoşlanan Fatih yanındakilere dönerek “Din ve Devlet böyle bir yerin zaptından dolayı Turhan'ın oğluna nasıl müteşekkir olmasın” diyerek, iltifatta bulunmuştur. Tarihimizin kahramanları arasına giren Ömer Bey'i, Fatih bundan sonra yanından ayırmamıştır.
Ömer Bey, 1462 de Eflak, 1463 te Bosna seferlerine katılmıştır. Eflak'ta susuz bir bölgeye düşen ve düşmanın saldırısına uğrayan Mahmut adlı kumandanın idaresindeki kuvvetlerimiz, O'nun azim ve cesareti sayesinde kendisini toparlayarak düşmanı ezmiş, amansız akınları ile Eflak'lılara göz açtırmamıştır. Tarihimizde Kazıklı Voyvoda diye geçen, Macarların Şeytan, Eflaklıların Cellat dedikleri bu zalimi günlerce kovalamış, mızraklara takılmış 2000 düşman başı ile ordugaha dönmüş, bu hizmeti ile Tasalya Beyliğini kazanmıştır. Bosna'nın zaptında da büyük faydaları görülmüş, düşmanı kovalarken Verbas nehrini yüzerek geçmek suretiyle orduya örnek ve cesaret timsali olmuştur.
Venediklilerin Germe hisarını yapıp içerisine 200 topçu, bir çok zırhlı ve tüfekli asker yerleştirdiğini öğrenince, süratle miraya yetişerek, Venediklilere ait Lepant havalisini işgal etmiş, sonra Germe hisarı önüne gelmiştir. Bu gelişi hisardakileri çok korkutmuştur. Keşfe çıktığında hisara 300 adım kala, hisardan atılan güllelerle, yanında bulunan iki subay şehit olmuştur.
Sonradan sadrazam Mahmut Paşanın kuvvetleri gelince, Germe hisarındaki düşman, Türk saldırısı sonunda bir kar yığını gibi erimiş ve hisar zapt edilmiştir. Ömer Bey, 20.000 akıncı ile Modan havalisinin altını üstüne getirmiş, eline geçirdiği 500 esiri Fatih’e göndermiştir. Venedikliler Mora' da da perişan edilmiş ve yarım ada tekrar idaremiz altına girmiştir. 1473'te Otlukbeli savaşına katılmış, Murat paşanın tedbirsizliği yüzünden Uzun Hasan'a esir düşmüştür.
Fatih, Barburt’a sürgün edilen bu çok sevdiği kumandanın bir çok esir karşılığında serbest bıraktırmıştır. Ömer Bey, son olarak 1485'te Sadrazam Ali Paşa kumandasındaki kuvvetlerle Osmanlı-Mısır savaşına katılmıştır.
Çok çetin olan bu savaşta, Osmanlı'ları sevmeyen Karaman ve Anadolu askerleri savaştan kaçınca, Ali başa ile Ömer Bey'in Rumen askerleri ile savaşa devam edilmiştir.
Ömer Bey, sadık, cesur ve mert bir kumandan olduğunu bu savaşta da göstermiştir.
Dehşetli bir saldırıya uğrayan kumandan Ali Paşayı canla başla korumuştur. İki taraf büyük zayiat vermiş, savaş meydanı cesetlerle dolmuştur.  Akşama doğru bitap düşen iki taraf çarpışmayı durdurmuştur.
Ömer Bey'in kahramanlığı, Osmanlıları ağır bir yenilgiden kurtarmış, ordumuz Toroa'lara çekilmiştir.
Padişah 2. Beyazıt, kaçan kumandanları ağır şekilde cezalandırmıştır.
Sicil-i Osmani sahibi Süreyya Bey, Ömer Bey'in bu savaşta kaybolduğunu yazmaktadır. Halbuki, türbesinin ve hicri 900 tarihli vakfiyesinin olması bunu yalanlamaktadır.
Ömer Bey'in, Fatih ile birlikte 1473 yılından Otlukbeli savaşma iştirak ettiği kayıtlarda mevcuttur.
Hayat hikayesinden anlaşıldığına göre Ömer Bey, çok cesur bir kumandandır. O'na Fatihin sağ kolu denilebilir.
Ömer Bey, Malkara'da bir camii (Çarşı camii), bir mescit, bir tekke, Edirne’de bir mescit, Başlı köyünde bir tekke yaptırmıştır. Dimetoka ve Malkara'da bulunan bir değirmen, bir dükkan, bina ve arazi ile Yenişehir ve Tırnova'nın cizyelerini vakfetmiştir.
Ömer Beyin 900 hicri tarihli vakfiyesi olduğuna göre, vefat ettiği tarihin 809 değil de 908 olması daha uygundur. Çünkü Ömer
Beyin Fatihle birlikte Otlukbeli (1473) savaşına iştirak ettiği kayıtlarda malumdur.
 
TEKİRDAĞ  
  TEKIRDAG TEKİRDAG

Web'te Türkçe

 
 
 
Bugün 49 ziyaretçi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol